İktisat, bireyler ve toplumların dünyadaki kıt
kaynakları, sonsuz ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl
dağıttıklarını inceleyen bilim dalıdır.
Yeryüzünde sahip
olduğumuz kaynakların miktarları sınırlıdır. Petrol rezervi,
altın, elma armut, hepsinin miktarı sınırlı ve tükenirdir. Bu yüzden bu
kaynakların dağıtılması önemlidir ve bu kaynaklar iktisadın konusunu oluşturur.
Gazetelerde yazılarını okuyup, televizyonlarda
izlediğiniz iktisatçıların hemen hemen hepsinin farklı
görüşlere sahiptir. Bu, bir sosyal bilim ve politika aracı
olarak iktisadın pozitif ve normatif özelliğinden
kaynaklanmaktadır.
Pozitif iktisat bir iktisadi olayın ne olduğu,
normatif iktisat ise ne olması gerektiği ile ilgilidir. Pozitif iktisat mevcut
durumu inceleyip, “ne olduğunu” belirlemeye çalışır, değer yargısı içermez.
Örneğin “Türkiye’nin 2011 yılı dış ticaret açığı yüksektir ifadesi bir pozitif
iktisat ifadesidir.”. Bu ifadenin doğru olup olmadığını dış ticaret verilerine
bakarak test edebiliriz. Bu ifadenin içerisinde herhangi bir değer yargısı
yoktur. Normatif iktisat ise toplumsal
refahın en üst düzeyde sağlanabilmesi için, “ne olması gerektiğini” belirlemeye
çalışır, değer yargısı içerir.
“Türkiye’nin dış ticaret açığı azaltmak için bazı ithal mallar Türkiye’de
üretilmelidir.” ifadesi ise bir normatif ifadedir. Zira bu öneriye herkes
katılmayabilir. Veya dış ticaret açığı başka önlemlerle de azaltılabilir.
İktisat, temel olarak mikro
ve makro iktisat olmak üzere iki ana bilim dalına ayrılır:
Mikro iktisat; tek bir tüketici, tek bir firma, tek bir endüstri (aynı işkolunda faaliyet
gösteren firmalar) ile ilgili iktisadi kararların incelendiği iktisat
bölümüdür.
Makro iktisat ise bütün
bireyler, bütün firmalar, genel anlamda tüm ülke ekonomisi ve uluslar arası
ekonomi ile ilgili kararlarla ilgilenir. Enflasyon,
işsizlik, milli gelirin oluşumu makro iktisadın başlıca konularıdır.
Ekonomik birimler hanehalkları, firmalar ve devlet olarak üçe ayrılır.
Hanehalkı, aynı çatı
altında yaşayan ve ortak finansal kararlar alan tüm insanlar olarak
tanımlanabilir. Hanehalkları tek kişiden oluşabileceği gibi birden fazla
kişiden de oluşur. Ayrıca hanehalkını oluşturan kişilerin akraba olmaları
gerekmez. Örneğin, aynı evde kalan öğrenciler gibi. Hanehalkları, üretilen mal
ve hizmetlerin tüketicisi ve üretici kaynakların sahibi veya arz edicisidir.
Tüketiciler olarak hanehalkı, firmalar tarafından üretilen mal ve hizmetleri
satın alır. Tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerin miktarı
tüketicilerin sınırlı gelirleri, mal ve hizmet fiyatlarınca kısıtlanır.
Tüketici, belli bir satın alma gücü ile harcadığı her liradan mümkün olduğu
kadar fazla doyum elde etmeye çalışır. Faktör sahibi olarak hanehalkları, sahip
oldukları faktörleri veya kaynakları firmalara satarlar ve bu şekilde
gelirlerini maksimize etmeye çalışırlar.
Firmalar, üretici
kaynakları kullanan ve ne üretileceğini kararlaştıran şahıs şirketinden devlete
kadar bütün üretici birimlerdir. Firmalar, diğer firmalara, hanehalklarına veya
merkezi otoritelere (devlete) sattığı malları üretmek için üretim faktörleri
kullanan birimlerdir. Firmaların ekonomide oynadıkları başlıca iki rol vardır.
Bunlar, üretim faktörlerini satın alma ve ürettikleri malları satmaktır.
Devlet, firmalar tarafından üretilen malların
bir kısmını satın alır. Hanehalklarının gelirlerinin bir kısmını vergi olarak
toplar. Devlet, ayrıca çeşitli mal ve hizmetleri bizzat üretebilir. Bunların
yanında devlet, mülkiyet haklarını düzenler ve özellikle firmaların faaliyette
bulundukları piyasalar ile ilgili düzenlemeleri yaparak; firmalar, tüketiciler
ve kaynak sahipleri ile ilgili tüm düzenlemeleri hayata geçirir.
İhtiyaç; tatmin
edildiğinde haz ve doyum, tatmin edilmediğinde ise acı ve üzüntü veren
duygudur. İhtiyaçlar zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar
olmak üzere ikiye ayrılır. Zorunlu ihtiyaç, insanın yaşamını devam
ettirebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlardır. Zorunlu olmayan ihtiyaç ise,
karşılanmaları yaşamsal olmayan ancak tatmin edildikçe insanlara haz veren,
yaşam kalitesini yükselten ihtiyaçlardır.
İhtiyaçların özellikleri:
a)
İnsan ihtiyaçları sonsuzdur.
b)
İhtiyaçlar şiddetleri bakımından farklılık gösterir.
c)
Tatmin edildikçe, ihtiyacın şiddeti azalır.
d)
Bazı ihtiyaçların ise tatmin edildikçe şiddeti artar. (Uyuşturucu gibi)
e)
İhtiyaçlar ve ihtiyacı tatmine yarayan araçlar ikame
edilebilir. (İhtiyaç: su içme, bu ihtiyacı tatmine yarayan
araçlar: Su, portakal suyu, kola. Bunlar birbirinin ikamesi, yani birbirinin
yerine geçebiliyor.)
Piyasalar
Günlük kullanımda
piyasa ile belli bir mal ya da hizmetin alınıp satıldığı yer kastedilir. Otomobil piyasası, altın piyasası, balık piyasası bunlara örnek gösterilebilir. İktisatta kullanılan piyasanın çok daha geniş bir anlamı vardır. Bu
anlamda piyasa, bir iktisadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği yer
olarak tanımlanabilir. Alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yerin sebze hali
gibi fiziksel bir mekan olması zorunluluğu yoktur. İşlemler internet üzerinden
ya da telefonla işlemler yapılabilir.
Piyasalar mal ve faktör
piyasaları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı
piyasalara mal piyasaları (Örn.
Google Play), emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin alınıp satıldığı
piyasalar ise faktör piyasaları denir.
Fırsat Maliyeti
İnsanlar, sevdikleri bir şeyi almak için
sevdikleri bir başka şeyden vazgeçer. Örneğin bir öğrenci, zamanını nasıl
kullanacağına karar verirken şu tercihlerle karşı karşıya kalabilir: Okuldan
artan vaktini ekonomi veya matematik derslerinden birine ayırmak ya da zamanını
bu iki derse eşit olarak bölüp çalışmak. Bu durumda bir ders için ayıracağı her
saatte diğer dersten vazgeçmesi gerekir. Aynı şekilde, ders çalışmaya ayırdığı
vakitte de TV izleyemez, oyun oynayamaz.
Pozitif & Normatif Ekonomi
İktisatçılar hem
pozitif (var olan, bilinen) durumları, hem de normatif (olması gereken)
durumları inceler. "Hükümet, para miktarını artırınca enflasyon
artar." yargısı pozitiftir. Bu yargı doğrulanabilir veya yanlışlanabilir.
Bir şeyi yapmanın
yarattığı ilave maliyete marjinal maliyet,
o eylemden elde edilen ilave
yarara
ise marjinal fayda denir. Bir kararın yada eylemin marjinal fayda ve maliyetini göz önünde
bulundurarak karar
vermeye ise marjinal analiz denir.
Yorumlar
Yorum Gönder